Ülkemizi yasa boğan deprem felaketinden sonra ülkece hüzne gömüldük. Kimilerimiz yakınlarımızı kaybettik, kimilerimiz güvenli alanımız olan evlerimize giremedik. Kayıplar verdik, acılar yaşadık. Hepimizin acısı ortak acı oldu. Yemeden kesildik, ağladık, suçlu hissettik. Çok fazla soru geldiği için sizlere depremin psikolojik etkilerini hafifletmek için bir şeyler yazmak istedim. Deprem, sonuçlarını öngöremediğimiz bir doğal afet olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla, kontrolümüz dışında gelişen olayların korku duygumuzu tetiklemesi oldukça doğaldır.
Bu zor dönemde toparlanmak için kendinize zaman tanımak önemlidir. Hayatın birden normale dönmesini beklemek, stres düzeyinizi arttıracaktır. Üzülmek, yas tutmak, korkmak insani duygular ve tepkilerdir. Aslında verdiğimiz tepkilerin çoğu anormal duruma verilen normal tepkilerdir. Kayıplarınız için yas tutmak adına kendinize müsade etmeniz ve kendinize karşı sabırlı olmanız gerekmektedir. Uyku, yeme düzeni ve iştah değişebilir. Bunlara ihtiyaç duyduğunuzda kendinizi suçlu hissedebilirsiniz. Ancak fiziksel ve ruhsal anlamda ihtiyaçlarınıza cevap vermeniz kendinize ve çevrenizdekilere yardımcı olabilmek adına mümkün olduğunca önemli ve önceliklidir. Herkes her aynı tepkiyi vermeyebilir. Kimi insanda bu tepkiler kısa sürerken, kimisinde daha uzun sürebilir. Bazıları yemeden kesilirken bazıları daha çok yeme eğiliminde olabilir. Yaptığımız ya da yapamadıklarımızla alakalı kendimizi kıyaslamamız gerekmektedir. Hissettiğiniz korku hakkında birileriyle konuşmak olayın içsellikten uzaklaşmasını sağlayabilir ve bu da hissettiklerinizi azaltabilir. Başkalarına yardımcı olmak, hayatınızı düzene koymaya çalışmak, kendinizi oyalamanız durumla baş etmeyi kolaylaştıracaktır. Hemen normale dönmeniz beklenemez ancak ufakta olsa günlük rutinlerinize dönmeniz depremle alakalı düşünme sürenizi azaltacak böylelikle kaygınızda azalma olacaktır. Tüm ülkemin başı sağ olsun, hepimize geçmiş olsun.